Message
Vücudumuzun içerisinde bir elektrik enerjisinin dolaştığını (sinir sistemi), dış dünyadan gelen görüntü, ses, tat, koku, dokunma gibi sinyallerin input (veri girişi) organları tarafından algılanıp, sinir sistemi vasıtasıyla beyne iletilip, beyinde işlenip, beyin veritabanındaki kayıtlara göre insanın algılayabileceği hale dönüştürüldüğünden bahsetmiştik.
Vücudumuzda dolaşan bu elektrik enerjisi hem hayat kaynağımız olup hem de ibadetlerimizin can damarıdır. İbadetlerimizden bu enerji sistemi ile faydalanır, bu sistem sayesinde ruhumuza (dalga bedene) yükleme yaparız.
Her elektrik yükü belli bir elektrik alan (manyetik alan) oluşturur. İnsanın vücudunda dolaşan elektrik enerjisinin de hem insan vücudunda hem de organlarında oluşturduğu manyetik alanlar vardır. Bir de insan bedeninin gün içinde maruz kaldığı etkiler ile vücudunda statik elektrik birikir. Kışın elinizle bir yere dokunduğunuzda bazen elektrik çarpar. İşte bu vücutta biriken statik elektriktir.
Abdest aldığımızda hem vücudumuzda bulunan manyetik alan üzerinden elektrik iletim hattını aktive ederiz hem de vücutta biriken statik elektrik yüklerine topraklama yaptırarak onların vücuttan boşalmasını sağlarız. Peygamber efendimizin bir bardak suyla abdest alması, su bulunmadığında toprağın yüze ve kollara sürülerek ovuşturulması, abdestin temizlik amacı ile değil de daha çok vücudumuzda bulunan manyetik alanlar ile ilgili olduğunu bizlere gösterir. Abdestin böyle bir amacı olmasından dolayı da peygamber efendimiz yaşlılığına kadar her vakit namazında abdseti olsa dahi abdestini tazelemiştir. Tazeleme lafı bile belki de elektrik sistemi ile bağlantılıdır.
Benim kanaatım odur ki abdest uzuvları da beş duyu organımızdan sonra gelen bir başka input (veri girişi) alıcı organlarımızdır. Yoksa toprak üzerinde çıplak ayakla yürüyüp te vücutta biriken statik elektriği atabilir, elimizi, yüzümüzü yıkamamıza da gerek kalmazdı. Bu bilgiler ışığında “Namaz abdest ile başlar.” lafı da ayrı bir önem kazanmaktadır.
Sonuç olarak namaz esnasında kuran okunmak suretiyle yapılan zikir olsun, yapılan tesbihatlar olsun, beynin ilgili bölgelerini aktive etmekte, yapılan çalışmalar beyin denen maddi organ ile dalga bedenimize (ruhumuza) yüklenmektedir. Tüm evrenin de “Dalga Okyanusu”ndan oluştuğunu, gelen dalgaların alıcılarımız ve elektrik (sinir) sistemimiz vasıtasıyla beyne iletildiğini düşünürsek abdestin bedenimize oluşturduğu etkileri daha iyi kavrayabiliriz.
Tabi burada gezegenlerden (burçlardan), insanlardan, cinlerden ve meleklerden yayılan dalgaları da unutmamak gerekir. Evrende her birim bir dalga alıcısı iken, aynı zaman da vericidir de. Buna insan da dahildir. Düşünceler, zikirler, ibadetler ve en önemlisi dualar evrendeki “Dalga Okyanusu”nda yerini alır ve diğer dalgalar gibi başka birimler tarafından algılanabilir.
İnsan beyni, abdest ve vücudunda bulunan manyetik alanı sayesinde gözle görülemeyen, henüz keşfedilemeyen dış verilere alıcıları açılıyorken; uyumadan önce veya dışarı çıkarken abdestli olunursa daha iyi olur tavsiyeleri acaba neden olabilir?
Orucun bizlere faydasını da yukarıda saydığımız bu ibadet sistemine engel teşkil etmekte olan sindirim sistemini yavaşlatmak olarak söyleyebiliriz. Vücutta sindirim sistemi faal iken beyin fonksiyonları yavaşlar, beyin sindirime ağırlık verir, dolayısıyla ruh bedene aktarım da bundan etkilenir. Oruçlu iken sindirim sistemi çalışmayacağından yapılan ibadetlerin sevabı (derecesi) artar. Kadir Gecesi'nin ramazan ayında olmasının bir sebebi de budur. Yoğun ve verimli ibadetlerin sonrasında kişide “Kadir” halinin yaşanmasıdır.
İnsan bu dünyada bir arı gibi olmalı, mümkün olduğu kadar kendisine faydası dokunacak çiçeklere konup, toplayabildiği kadar polen toplamalıdır. Zamanımız kısıtlı. Ne toplarsak kar. Topladıklarımız ahiret hayatımızda azığımız olacak. Bu dünya avatarınızın midesini beslemeye gösterdiğiniz özeni dalga beden avatarınıza da göstermeyi unutmayın. Çünkü bir kere boyut değiştirdikten sonra geri gelip te tekrar beslenme şansınız yok.
Barış Muçe
17.10.2015