Message
Bu dünyada götürebileceğin ancak ve ancak ruhun, benliğin, nefsin dir. Başka hiçbirşey değil. Bunu sakın unutmayın. Ve hayatınıza ona göre yön verin. Yatırımlarınız ona göre yapın.
İbadetleriniz ona göre yapın. Tavuğun yem yemesi gibi değil, hissederek namazlarınızı kılın. İçinizdekini, özünüzdekini hissetmeye çalışın. Allah(C.C) ün bizlerin bildiği 99 ismi(Esmaül Hüsna) vardır. Sizin ruhunuz bu 99 ismin terkibi üzerine yaratıldı. Bu isimleri öğrenin. Sizde hangi isim eksik, hangi isim fazla anlamaya çalışın. Önce kendinizi tanıyın. Kendinizi tanıdıkça göreceksiniz O’na daha çok yaklaşmışsınız.
İbadetlerinizi kendinizi, ruhunuzu geliştirmek için yapın. O’na daha yakın olabilmek için. Rızasını kazanabilmek için. Sabırlı olun. Önce sabretmeyi öğrenin. Takva sahibi olun. O’ndan korkun. Ama gazabından değil, O’ndan uzak kalmaktan, O’nu yeterince tanıyamadan bu dünyadan göçüp gitmekten.
Evet, bu hayat senelerdir beynimize işlendiği gibi bir SINAV değil! Kendinizi yetiştirme, ahiret hayatına hazırlanma mekanı. Tabiki önünüze çıkan hazır olup olmadığınızı ölçebileceğiniz sınavlar olur ama bu sınavlar da dahil herşey ama herşey sizin ahiret hayatınıza hazır olabilmeniz içindir. Bu dünyada ne öğrendiyseniz, kendinizi (ruhunuzu) ne kadar geliştirebildiyseniz o. Göçüp gittikten sonra artık üzerine koyabileceğiniz bir şansınız yok. Zaman çok çabuk geçmekte. Zaman en büyük sermayeniz. İyi değerlendirin.
Maddi dünyaya yaptığınız yatırımların ise tek bir amacı var. Daha iyi ibadet yapabilmek için. Herşeyin dönüşü O’na. Herşerin sahibi O. Bunları aklınızdan sakın çıkarmayın.
Kendinizi cennete girmeye hazır hissediyor musunuz?
Yaşamakta olduğumuz bu dünyada güzel yerler hep zenginlere aittir di mi? Mesela tatile gitmek için yer bakıyorsunuz. Bir turizm acentesi bürosunda katologtan otellere gözgezdiriyorsunuz. Yada acentenin internet sitesinden, oturduğunuz yerden işinize ara verip, patrona çaktırmadan hayallere dalıyorsunuz. Bir taraftanda cebinizdeki paranın durumuna göre hesap/kitap yapıyorsunuz. İstanbul’dan uzaklaştıkça fiyatlar artar, yerler güzelleşir. Paraya kıyıp yurt dışında, tropik bir adaya gidip vay be cennet gibi bir yermiş diyebilirsiniz.
Bu cennet dediğiniz yer nereye göre neye göre cennet? Ahirette bize bahşedilen cennet ile kıyasladığımızda nasıl bir hüküm veririz? İnsan ancak gördüğünü kıyaslayabilir, ahirette gitmeyi ümit ettiğimiz cenneti daha görmedik.
Dünyadaki cennete gidebilmek için çalıştık, çabaladık paramızı biriktirdik. Ahiretteki cennete gitmek için ne yapıcaz? Bu maddi dünyada paran kadar güzellik görüyorsun, paran kadar güzel bir arazi, manzaralı bir yer alıp, ona göre de inşaa ediyorsun. Ya öbürkü?
Derler ki, şu an şu fani dünyada işlediğiniz ameller ile cennetteki mekanınızı inşaa etmektesiniz. Ve yine derler ki, şu an işlediğiniz günahlar ile cehennemdeki kuyunuzu kazıp, ateşinizi alevlendirmektesiniz.
"Her kim ahiret ekimi isterse, onun ekinini artırırız; her kim de dünya ekimini isterse, ona da ondan veririz, ama ahirette ona hiç bir nasip yoktur." (42.Sura – 20.Ayet)
Ameliniz Allah korkusu mudur, Allah sevgisi mi? Buna siz karar verin.
Anahtarınız sevgi olsun, korku değil.
Barış Muçe