Message
Niçin derdimi sadece Allah’la paylaşırım?
Çünkü seni O’ndan başka en iyi kim tanıyabilir?
Sana O’ndan başka kim gerçek anlamda yardım edebilir?
Sen henüz dünyada yokken, senin var olma fikrini bile annen baban düşünmüyorken seni yaratma fikrine kim karar verdi?
İşte bu yüzden derdimi ben yalnız Allah’la paylaşırım, çünkü O her şeye kadirdir. Derdimi yalnız Allah’la paylaşırım, çünkü O kainatın hakimi “Melik”tir. Herkes eksiktir, her şeyde eksiklik vardır ama Allah eksiksizdir ve O eksikleri gideren “Cebbar”dır.
Bu yüzden ben derim ki: Bir şeyi oluruna bırakırsan zamanla acıyarak geçer, üzerindeki yükü Allah’a bırakırsan, huzurla, nurla geçer. Ve hiçbir şeyden de ümidini kesme. Asırlar öncesinden mesajı vermiş sana Rabb’im, ancak sen anlayarak okumuyorsun ki! Bu surede kapalı kapıların anahtarını bulabilirsin. Rabb’im ne diyor: “Biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.” (Beled Suresi, 3. ve 4. Ayetler)
Bu hayat, bu dünya yaşamının meşakkatli bir süreç olduğunu sana bildiriyor Rabb’in. Biraz tefekkür edersen bu dünyanın aslında bir hapishane olduğunu idrak edebilirsin. Hz.Adem (as) cennetteydi ve o nefsine uyarak ceza almıştı. Peki, Allah onu ceza olarak nereye gönderdi? Evet, yeryüzüne yani dünyaya gönderdi. O halde görebilirsin ki zaten bu dünya Allah nazarında bir cezaevidir. Ve sen bu cezaevine aşıksın!
Düşünebiliyor musun? Hayır! Ne kadar düşünürsen düşün Allah’ın ne kadar merhametli olduğuna akıl erdiremezsin. İsteseydi tek bir oda, tek bir hücre içinde yaşatabilirdi seni, ancak hür ve özgürsün. İnsanlar tatil köylerine, adalara vb. gidiyorlar ve oraları cennete benzetiyorlar, bu dünya bir hapishane oysa!.. Hapishane bu kadar güzel görünüyorsa cennet ne kadar güzeldir kim bilir? İşte bunlar Rabb’inin merhameti ve rahmetindendir. O Rahman ve Rahimdir.
Bu kitabı yazarken niyetim sana Allah’ı anlatmak değildi; O’nu hissetmene, O’nu tam anlamıyla yaşamana vesile olmak istedim. Zaten O’nun güzelliğini, merhametini anlatmak mümkün değildir. Buna ne kelime yeter ne kağıt ne kalem... Tüm mahlukat, melekler dahi bir araya gelse Allah’ı nasıl anlatabilir? Bir parça da olsa O’nu hissetmek bile dünyayı verseler alamayacağın bir hazzı yaşatır sana.
Rabb’in rahmeti hep üzerimizdedir, biliyorsun ki O bize şahdamarımızdan daha yakındır, ruhumuzu da ruhundan üflemiştir. Biz O’nun ruhundan bir parçayız ancak kendimizi çoğu zaman O’ndan uzak hissediyoruz. Birçok insan bırak uzak hissetmeyi Rabb’i unutuyor, sadece başına bir musibet geldiğinde hatırlıyor. Bu insanoğlunun kendisine farkında olmadan verdiği bir ceza olmalı. Evet, farkında olmadan kendimize ceza veriyoruz ve O’nu hissetmiyoruz. Bu en büyük ceza. Bunu Allah değil sen kendine veriyorsun!
O’nu her yerde her an hissedebilirsin.
Bazı insanlara Allah özel rahmet vermiştir, onlar kin tutamaz, nefret edemezler. Ne mutlu onlara... Çünkü affetmek, Allah’ın baktığı pencereden yaşama bakabilmektir. Bir insanı affettiğinde bile Rabb’imle aynı pencereden bakabiliyorum diye sevinmeli insan. Oysa biz şeytanın ektiği nifak tohumuna kapılıp kin ve nefret içinde yaşamaya çalışıyoruz.
İşte bu zanlara kapılıp Rabb’i uzaklarda arayarak çok yorulmuşsun, içeri gel içeri. Tıpkı Yunus Can’ın dediği gibi: “Bir ben vardır bende benden içeri.” Tüm güzellik içinde fakat sen dışarıdasın. Senin tüm sorunun bu... Kendini zihnin içinde tıkamış durumdasın. Bunu da gelen düşünceleri bastırarak, onlara isyan ederek kendine farkında olmadan yapıyorsun.
Allah her sorunun içine sevgi bırakmıştır. Bu yüzden ben ömrüm boyunca hiçbir zaman sorunla ilgilenmedim, sadece sorunun içindeki sevgiyi aradım ve onu buldum, gerisi kendiliğinden düzelmiştir. Bizi seveni de severiz, sevmeyeni de severiz.
Allah bizi sevgiyle yaratmıştır, biz sevgiden başka bir şey beslemeyiz...
Kaynak : Allah De Ötesini Bırak - Uğur Koşar