Message
Jeomanyetik alanlar (GMFs) farklı bölgelerde ve zamanlarda değişiklik gösterirler. Güneş sistemimizdeki her hangi bir değişiklik (güneşin faaliyeti, gezegenlerin hareketi, Dünya’nın kendi yörüngesinde günlük salınımı) ya da Dünya’daki jeolojik değişimler (toprak altı suların varlığı ya da Dünya’nın erimiş durumdaki iç çekirdeğinin hareketi) Dünya’nın jeomanyetik alanını günlük bazda değiştirebilir. Uzaydaki fırtınalar, solar rüzgarların enerjisinin bir kısmını Dünya’nın magnetosferine transfer ederek Dünya’nın manyetik alanındaki parçacıkların yön ve hızında muazzam dalgalanmaların ortaya çıkmasına neden olurlar. Bu çok hızla değişen uzay hava şartlarını takip eden The National Oceanic and Athmospheric Administration (NOAA) güneşin herhangi bir döngüsünün üçte birince uzayda jeomanyetik fırtınalar çıkacağını ve bunların yarısının modern teknolojiyi etkileyecek güçte olacağını tahmin etmektedir. Bu şiddetteki fırtınalar (G5, NOAA skalasında en güçlü fırtınalar) Dünya’nın bir kısmındaki elektriği, borulardaki akışı, yüksek teknoloji içeren iletişim sistemlerini etkileyebileceği gibi, uzay araçlarının ve uyduların navigasyon sistemlerini de bozabilirler. Mart 1989’da böyle bir fırtına Montreal’de yaşayan 6 milyon kişiyi dokuz saat boyunca elektriksiz bırakmıştı.
Halberg’in keşiflerini yaptığı dönemde jeomanyetik fırtınaların, Dünya’nın elektromanyetik alanını kullanarak yönlerini bulan güvercin ve yunus gibi hayvanların yön duyguları ve hareketleri üzerinde derin etkisinin olduğu biliniyordu. Biyologlar Dünya’nın zayıf manyetik alanının, özellikle modern teknolojinin yarattığı çok daha güçlü elektromanyetik ve manyetik enerji alanlarına maruz kalan canlı varlıkların biyolojik süreçleri üzerinde küçük bir etkisi olduğunu varsayıyorlardı. Ancak Sovyet hükümeti uzay yolculuklarının sağlık üzerindeki etkilerini incelerken doğal jeomanyetik alanların, özellikle de düşük frekansta olanların (100 Hertz’den daha az) canlı varlıkların tüm kimyasal ve hücresel süreçlerinde önemli etkileri olduğunu buldu.
Space Research Institute of the Russian Academy of Sciences’daki Rus bilimadamları uzaydaki hava şartlarının uzaya gönderilen kozmonotlar üzerindeki etkilerini incelediği zaman bakteri hücrelerindeki protein sentezinin jeomanyetik alanlardaki değişikliklere son derece duyarlı olduklarını, yani, protein sentezindeki huzursuzluğun aynı zamanda insanlardaki mikro organizmaları etkilediğini keşfettiler. Jeomanyetik çalkalanmalar bitkilerdeki mikro gıdaların sentezini de etkilemekte ve hatta tek hücreli algaeler bile güneşin dönemlerine göre hareket etmekteydiler. Bitkiler ve mikro organizmalar bu değişikliklere öylesine uyumlanmışlardı ki Rus araştırmacılar onları jeomanyetik çalkalanmalarda hassas barometre gibi kullanmaya başlamışlardı.
Sovyet bilim adamları kozmonotlar kalp krizi geçirecek olurlarsa, bunun nedeninin genellikle manyetik bir fırtına olduğunu da keşfettiler. Dünya’daki hastalıklar da uzaydaki jeomanyetik faaliyetle paralel gidiyor gibiydi; hem hastalıklar hem de ölümler fırtınalı jeomanyetik günlerde ortaya çıkmaktaydı. Ancak, solar jeomanyetik şartlar bedendeki her organdan çok kalbi etkiliyordu.
The Space Research Institute’daki bilim adamları bir güneş dönemi boyunca sağlıklı gönüllülerin kalp atışlarını takip ettiler, aynı dönemdeki güneş lekeleri ve jeomanyetik faaliyet ile kıyasladılar. En sağlıklı kalp atışı en büyük değişim gösteren atıştır. Rus araştırmasında en değişken kalp atışları güneşin en az faaliyette olduğu dönemde ortaya çıkarken, manyetik fırtınalar sırasında kalp değişkenliği azalıyordu. Kalp atışı değişkenliği (HRV), en çok bilinçli müdahale olmadan kendiliğinden işleyen otonom sinir sistemini etkiliyordu. Düşük HRV koroner damar hastalıkları ve kalp krizi riskini arttırıyordu. Jeomanyetik faaliyetin arttığı dönemlerde kanın akışkanlığı ya da kalınlığı bazen iki misline çıkarak keskin olarak yükseliyor ve kan akışı yavaşlıyordu.
Ani kalp krizlerinden kaynaklanan ölümler de jeomanyetik faaliyet ile ilişkili görünmektedir. Kalp krizi oranları güneşin dönemlerine göre inip çıkmaktadır: kalp krizinden kaynaklanan ani ölümlerin büyük bir kısmı bir günlük jeomanyetik fırtına sırasında ortaya çıkmıştır. Halberg de solar faaliyetin doruğa çıktığı dönemde Minnesota’da kalp krizlerinde yüzde 5 artış olduğunu bulmuştur.
İnsan gibi biyolojik sistemlerin jeomanyetik faaliyet gibi dış sinyallere açık olması şaşırtıcı değildir. Manyetik alanlar iyon olarak bilinen yüklü atom ve elektronların akışından kaynaklanmaktadır ve manyetik güçler değiştiği zaman onlar da bu atom ve parçacıkların yönünü değiştirmektedirler. Tüm canlı organizmalar parçacık ve elektronlardan oluştuğuna göre, manyetik yöndeki önemli değişim onların biyolojik süreçlerini çarpıcı olarak değiştirecektir.
Halberg Dünya’nın elektromanyetik alanının canlı varlıklar üzerindeki etkisini anladıktan sonra yaşam boyu yaptığı çalışmayı “kronoastrobiyoloji” –astral kütlelerin etkilediği biyolojik ritimler- olarak adlandırdı. Güneş, yaşamın akışını belirleyen dev bir metronomdu.
Persinger’in ilgi alanı jeomanyetik tesirlerin beyin üzerindeki etkisi ile ilgiliydi. Sovyet bloğundaki araştırmacılar uzaydaki hava şartlarının nörolojik süreçleri de etkileyebileceğini de buldular. Bakü’deki Azerbaijan National Academy of Sciences’dan bilim adamları kalbin ve beynin elektriksel faaliyetini sürekli takip eden özel bir cihaz kullanarak sağlıklı küçük bir gönüllü grubunun sonuçlarını Dünya’nın jeomanyetik alanı ile kıyaslayan bir çalışma yürüttüler.
Jeomanyetik faaliyetin beyin fonksiyonları üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu keşfettiler. Manyetik fırtınanın olduğu günlerde EEG okumaları dengesizleşiyordu. Jeomanyetik faaliyet aynı zamanda beynin bazı kısımları arasındaki dengeyi bozuyor ve otonom sinir sistemindeki bazı unsurları aşırı çalıştırırken diğerlerini azaltıyordu.
Güneşin faaliyeti zihinsel dengeyi de etkilemektedir. Persinger’in keşfettiği gibi uzaydaki hava şartları ne kadar çalkantılı olursa hastaneye asabi bozukluklar ve intihar girişimleriyle ilgili yatırılan hastaların sayısı o kadar artıyordu. Jeomanyetik faaliyet psikiyatrik bozukluklarla da orantılı gibiydi. Zihinsel hastalıkları olan kişiler manyetik fırtınanın olduğu günlerde daha da heyecanlı oluyorlardı.
Kaynak : Niyet Deneyi - Lynne McTaggart