Message
Bazı çok eski sorular hala yanıtsız. Bu sorular insan davranışları, düşünceleri ve iradesiyle ilgilidir. Kuantum mekaniği şu tür soruları biraz aydınlatabilir mi acaba: Ben sadece bir makine miyim? Benim iradem nasıl etkili oluyor? Tanrı’nın iradesi nedir? Tanrı var mı?
Zihin ve maddeyle ilgili bu ve bunun gibi soruların çoğu, eminim hiç tatmin edici biçimde yanıtlanamamıştır. Bu soruların hepsi, kaderi kontrol eden ve belirleyen insan gücüyle alakalıdır. Güçlerimiz nereye kadar uzanıyor? Kuantum mekaniği insan gücünün sınırlarına işaret ediyor gibidir. Bu sınırlar bilgimize ve bilgi edinme becerimize atıfta bulunur. Kudaf, yani kuantum dalga fonksiyonu gözlenebilir değildir. Biz yine de onun olayların olasılıklarını belirlemede yeterli bir model olduğunu sezeriz. Kudaflar son derece düzenli bir şekilde akar. Ancak sonra bir gözlem meydana gelir. Düzenli akış düzensiz bir patlama haline gelir. Olasılık eylemsellik haline gelir. Biz insanlar yaşamlarımız üzerinde biraz kontrol sahibi gibi görünsek de yine de başka bir iradeye, başka bir düzene göre aciz kurbanlarmış gibi görünüyoruz.
Bu bölümde kuantum mekaniği, Tanrı, insan düşüncesi ve iradesinin birbirleriyle nasıl ilişkili oldukları hakkında çoğunlukla kuramsal düşünceler, modeller ve fikirler sundum. Kuantum mekaniğini insan gelişimi ve psikolojisi açısından son derece gerekli görüyorum. Kudafın altında yatan düzenin, evrenin kuantum mekaniğinin Tanrı’nın iradesinin yerine getirilmesi olduğunu hissediyorum. Buna rağmen bu düzen bize rasgele, çoğu kez de anlamsız görünür. Önceki bölümlerden birinde paradoksal küpün görünüşünün belirli bir düzeni yokmuş gibi göründüğünü gördük. Bazen küpün üst yüzü, bazen de alt yüzü öne çıkıyor gibiydi. İki küpün arasında geçmişte bir etkileşim olduğunda ise, farklı küpleri gözleyen birbirinden ayrı iki gözlemci gözlem sıralarının tıpatıp aynı olduğunu keşfettiler. Oysaki her gözlemci gerçekte sadece bir anlamı olmayan rasgele bir örüntü görmüştü.
Bu örnek bize evrenin birliği hakkında küçük bir ipucu verir. Gözlemcilerin iradeleri küpleri kontrol edemiyordu. Buna rağmen iki gözlemci gözlemlerinde bir düzen olduğunu fark etmişti. Bu düzen iletişim veya yönlendirme amaçlı kullanılamazdı. Her gözlemci istediğini seçmekte özgürdü. Gene de her biri diğer kişinin gözlem sırasının kendi gözlem sırasıyla aynı olduğunu gördü. Bu belki de insan iletişiminin kendine özgü bir biçimidir. Biz birbirimizi yönlendirmeyi bıraktığımız ölçüde biriz. Bireysel iradelerimizin gerçekleştiği ölçüde de birçoğuz.
Küpler, elektron ve atom gibi kuantum parçacıkların örneksemeleriydi. Peki, örnekseme daha ileri gidebilir mi? Kuantum mekaniği kendi güç sınırlarımızı kavramamızda bize yardımcı olabilir mi? Eğer yardımcı olabilirse, o zaman dünya belki de daha güvenli ve güzel bir yer haline gelebilir. İnsanlar belirsizlik ilkesini bozmanın bir yolu olmadığını gördüklerinde belki de savaşlar sona erebilir. İnsanlar eğer kuantum fiziği nedeniyle başka bir insan üzerinde iktidar kurmanın imkansız olduğunu fark ederlerse şüphesiz dünya hepimiz için farklı bir yer olur.
Kuantum mekaniği belki de dinlerden daha net biçimde dünyanın birliğine işaret ediyor. Ayrıca fiziksel dünyanın ötesindeki bir şeylere de işaret ediyor. Hangi yorumu seçtiğiniz çok önemli değildir; paralel evrenler, Feynman’ın devinim yolları, akan ve patlayan kudaflar veya yaratıcı bilinç. Bütün bu yorumlar fiziksel olmayan bir perspektiften fiziksel dünyanın gizemine dikkat çekerler.
Tanrı iradesinin kuantum dalga fonksiyonu dünyasında uygulandığını söyleyebiliriz. Burası tam bir matematiksel kesinliği olan nedensel bir dünyadır ama burada madde yoktur. İnsanlar açısından bir paradoks, büyük karmaşa ve sınırlı bilgi dünyasıdır. Çünkü bu dünyada bir şey hem tek bir zamanda tek bir yerde hem de aynı anda sonsuz sayıda yerdedir. Buna rağmen paradoksta apaçık bir düzen vardır. Birçok konumun bir kalıbı, bir simetrisi mevcuttur.
Ne var ki madde dünyasında var olan bizlerin tek yapabildiği, kalıbı gözlemeye çalışarak bu paradoksun mükemmelliğini bozmaktır. Maddi bir dünya için büyük bir bedel öderiz. Bedel bizim aklıselimliğimizi de kapsar. Gözlemlerimizde topyekun bir düzen oluşturamayız. Her zaman gözden kaçan bir şeyler var gibidir. Tanrı’nın düzeninin bu bozuluşu Belirsizlik İlkesi olarak görünür. Bu nedenle acizleşir, kendimizi yetersiz hisseder ve evrende yaratmaktan aciz olduğumuz düzenin özlemini çekeriz. Yapabileceğimiz tek şey ona razı olmaktır.
Öte yandan, bir seçim yapmakta özgürüz. Tam da mükemmel düzeni yaratmaktan aciz oluşumuz, yaratmamızı sağlar. Belirsizlik ilkesinin iki ucu keskin bir kılıç olduğunu söyleyebilirsiniz. Bizi geçmişten özgür kılar çünkü hiçbir şeyi önceden belirlemek mümkün değildir. Bize evrende nasıl işe koyulacağımızı seçme özgürlüğü verir. Lakin seçimlerimizin sonuçlarını önceden bilemeyiz. Seçebiliriz ama seçimlerimizin başarılı olup olamayacağını bilemeyiz.
Bu belirsiz dünyanın alternatifi belirli bir dünyadır. Böyle bir dünyada parçacıklar her bir ve her noktada belirli konumlarda tamamen belirli yolları izleyeceklerdir. Ancak bu alternatifin mümkün olamayacağı biliniyor. Böyle belirli bir dünyada her atomun içindeki elektron her bir ve her anda ışımak zorundadır. Elektron bütün enerjisini kaybederek çabucak çekirdeğin içine düşer; bütün atomlar, bütün elektromanyetik enerji yok olurdu. Bütün sinir sistemleri etkinliklerine son verir, yaşam sona ererdi. Çünkü bildiğimiz kadarıyla yaşam ancak belirsizlik sayesinde var olabilir; güvenlik de yalnızca bir mittir.
Gerçi, güvenlik orada; varlığını hissediyoruz. Bu hepimizin özlemini çektiği mükemmel evrensel düzendir. Bunu evrenin dölyatağına dönme arzusu olarak hissediyoruz. Fakat heyhat, bunu yaparsak bedenlerimiz içinde kalamayız. Konumlarımızın belirsizliğini kabullenmeliyiz. Bu belirsizlik olmazsa dünya da olmaz.
Modern fiziğin, özellikle de kuantum mekaniğinin insan iradesinin limitleri hususunda bizi nasıl bilinçlendirebileceğini anlayabilirsek belki birbirimizle geçinmeyi de öğrenebiliriz. Hatta daha da iyisi, kozmik mirasımızı daha büyük iradenin parçası olarak idrak edebiliriz. Ben öyle ümit ediyorum.
Kaynak : Kuantum Bilmecesi - Fred Alan Wolf