Message
Eğer bilincin atomaltı parçacıkların yaratılmasında bir rolü varsa, atomaltı dünyayla ilgili gözlemlerimizin de bir tür gerçeklik alanı olması olası değil midir? Eğer Jahn, Paris’teki bir arkadaşının duyuları yoluyla bir zırhı algılayabiliyorsa, dünyanın her yerindeki fizikçilerin de bir elektronda gözledikleri herkesçe kabul görmüş özellikleri meydana getirmek için Tart’ın deneklerindekine benzer karşılıklı ipnozun bir türünü kullanarak birbirleriyle bilinçdışı bir bağlantı içinde olabileceklerine inanmak zor mudur? Bu olasılık ipnozun başka olağandışı özellikleriyle de desteklenmektedir. İpnoz, diğer değiştirilmiş bilinç hallerinde olduğu gibi herhangi bir olağandışı EEG dalgasına neden olmaz. Psikoloji diliyle söyleyecek olursak, ipnozun en çok benzediği zihinsel durum, olağan uyanık bilinç durumudur. Acaba bu, olağan uyanık bilinç durumunun da bir tür ipnoz olabileceği anlamını mı taşımaktadır? Yoksa hepimiz zaman zaman ve sürekli olarak gerçeklik alanları ile ilişkiye mi geçiyoruz?
Nobel ödüllü Josephson böyle bir durumun söz konusu olabileceğinden söz ediyor. Globus gibi o da Castaneda’nın çalışmasını ciddiye almış ve bu çalışmayı kuantum fiziğiyle ilişkilendirme çabasına girişmiştir. Josephson, nesnel gerçekliğin insan ırkının kolektif anılarının ürünü olduğunu ve Castaneda’nın deneyimlediği türden normal ötesi olayların ise bireysel isteğin kendini gerçekleştirmesi olarak görülmesi gerektiğini öne sürmektedir.
Gerçeklik alanlarının yaratılmasında rol oynayan tek öğe insan bilinci olmayabilir. Uzaktan görme deneyleri kişilerin, o anda hiçbir insan gözünün bulunmadığı uzak yerleri de doğru olarak tanımlayabildiklerini göstermiştir. Aynı biçimde, denekler, bir grup mühürlü kutu arasından rasgele seçilen ve bu yüzden içinde ne olduğu kimse tarafından bilinmeyen bir kutunun içindekilerini de tanımlayabilmişlerdir. Bunun anlamı bizim, diğer kişilerin duyularıyla ilişkiye geçmenin de ötesinde başka şeyler yapabilmekte olduğumuzdur. Biz gerçekliğin kendisiyle ilişkiye geçebilir ve bilgi alabiliriz. Bu alışılmadık bir şey gibi görünse de, holografik bir evrende bilincin her şeye sinmiş olduğu ve “anlam”ın hem zihinsel hem de fiziksel dünyada etkin bir varlığa sahip olduğu düşünülecek olursa hiç de öyle garip gelmeyebilir.
Bohm anlamın bu “her yerde hazır ve nazır” olma niteliğinin telepati ve uzaktan görme olaylarına olası bir açıklama getirdiği inancındadır. O, her iki olgunun da aslında yalnızca, psikokinezinin farklı biçimleri olduğunu düşünmektedir. Tıpkı PK gibi bir zihinden bir nesneye iletilen bir anlam titreşimi söz konusudur, diyor Bohm. Aynı biçimde, uzaktan görme olayına da bir nesneden bir zihne iletilen bir anlam titreşimi olarak bakılabilir. Bohm, “’Anlam’ uyumu ya da titreşimi bir kez sağlandı mı, eylem her iki yönde de başlar, böylece uzaktaki sistemin ‘anlam’ı, gözlemcinin içinde harekete geçerek bir tür tersine psikokinezi üretir ve sonuç olarak o sistemin imgesini o kişiye geçirir” demektedir.
Jahn ile Dunne’ın da benzer bir görüşü vardır. Onlar gerçekliğin yalnızca bilincin kendi çevresiyle olan karşılıklı etkileşiminden oluştuğuna inanmakla birlikte, bilinci tanımlamakta çok liberal bir tavra sahiptirler. Onların görüşü, bilgiyi üreten, alan ya da kullanan her şeyi kapsamaktadır. Böylece hayvanlar, virüsler, DNA, makineler (yapay zekaya sahip olsun ya da olmasın) ve cansız kabul edilen nesnelerin hepsinde gerçekliğin yaratılmasına katılmalarını sağlayacak özellikler zaten önceden vardır.
Eğer bu önermeler doğruysa, bilgiyi yalnızca diğer insanların zihinlerinden değil de, canlı gerçeklik hologramının kendisinden öğrenebiliyorsak, psikometri –bir nesnenin geçmiş hakkındaki bilgiyi yalnızca ona dokunmak yoluyla öğrenebilme yetisi- de açıklanmış olur. Böyle bir nesne cansız olmayıp kendine özgü bir tür bilinçle kaplıdır. O, evrenden bağımsız olarak var olan bir “şey” değil, her şeyin arasında var olan karşılıklı bağlantının bir parçasıdır; kendisiyle ilişkiye geçmiş bulunan herkesin düşünceleriyle bağlantılı, onun varlığıyla ilişkisi olmuş her hayvan ve nesneyi kapsayan bilinçle bağlantılı, kendi geçmişi yoluyla saklı düzenle bağlantılı ve onu elinde tutan psikometrist kişinin zihniyle bağlantılıdır.
Kaynak : Holografik Evren - Michael Talbot