Message
Eşzamanlılıklar öylesine olağandışı ve anlamlı rastlantılardır ki, bunları tek başına şansa bağlamak pek olası değildir. Her birimiz yaşamımızın bir noktasında bir eşzamanlılık deneyimiyle karşılaşmışızdır. Örneğin, yeni bir garip sözcük öğreniriz ve birkaç saat sonra o sözcükle bir haber bülteninde karşılaşırız ya da çapraşık bir konu hakkında düşünürken başka kişilerin bu konuda konuşmakta olduğunu fark ederiz.
Eşzamanlılığı ciddiye alan fizikçilerden bir F.David Peat’dır. Peat, Jung tipi eşzamanlılıkların yalnızca gerçek olmakla kalmayıp, saklı düzenle ilgili başka bir kanıtı daha sunmakta olduğunu söylemektedir. Daha önce de görmüş olduğumuz gibi, Bohm’a göre bilinç ile madde arasındaki görünür farklılık bir yanılsamadır, ancak her ikisi de nesnelerin ve lineer zamanın belirgin dünyasında ortaya çıktıktan sonra oluşan yapay bir olgudur. Eğer, her şeyin kaynağı olan temelde ya da saklı düzende zihin ve madde arasında bir bölünme yoksa ortaya çıkan gerçekliğin bu derin bağlantının izlerini taşımakta olmasında şaşıracak bir şey yoktur. Peat bu yüzden eşzamanlılık olayının gerçekliğin kumaşındaki defolar, tüm doğanın altında yatan bu engin ve tekil düzene kısa bir göz atmamıza izin veren anlık çatlaklar olduğuna inanıyor.
Başka türlü söyleyecek olursak, Peat eşzamanlılığın, fiziksel dünyayla içsel psikolojik gerçekliğimiz arasında hiçbir ayrılık bulunmadığını açıklamakta olduğu düşüncesindedir. Bu yüzden, yaşamlarımızdaki eşzamanlılık deneyimlerinin göreceli azlığı yalnızca, kendimizi genel bilinç alanından ne denli ayırmış olduğumuzu değil, aynı zamanda kendimizi zihnin ve gerçekliğin daha derin düzenindeki sonsuz ve çarpıcı potansiyelden ne derece koparmış olduğumuzu da göstermektedir. Peat’a göre, bir eşzamanlılığı deneyimlediğimiz zaman, aslında deneyimlemekte olduğumuz şey, “insan zihninin bir an için gerçek düzeninde çalışması, toplumun ve doğanın içine yayılarak, giderek incelen düzeyler boyunca ilerleyerek zihnin ve maddenin kaynağından geçip yaratıcılığın içine dalmasıdır.
Bu şaşırtıcı bir görüştür. Genel kanıya ilişkin tüm önyargılarımız öznel ve nesnel gerçekliklerin birbirinden son derece ayrı olduğu önermesine dayanır. Eşzamanlılığın bize böylesine saçma ve açıklanamaz bir şey gibi görünmesi bu yüzdendir. Ancak sonuçta, fiziksel dünyayla içsel psikolojik süreçlerimiz arasında bir ayrılık yoksa o zaman evren hakkındaki genel tasarımımızı değiştirmenin ötesindeki değişimlere de hazırlanmak zorundayız çünkü bu konunun akla getirdikleri çok sarsıcıdır.
Kaynak : Holografik Evren - Michael Talbot