Message
Ne diyoruz?..
“Hayrın ve şerrin Allâh’tan olduğuna iman ediyorum.”
Bunu hepimiz diyoruz!
“Âmentü”yü okurken, “Hayrın ve şerrin Allâh’tan olduğuna iman ediyorum” diyorsunuz....
Peki gerçekten, yürekten inanıyor musunuz böyle olduğuna..?
Oysa, başınıza bir iş geliyor; “Falanca böyle yaptı da onun için” diyorsunuz!..
Öbür yandan da, “Gerek hayır ve gerek şerr olsun ikisinin de Allâh tarafından geldiğine iman ediyorum” diyorsunuz ya “Âmentü”de...
Bak dostum, tekrar et...
“Âmentü Billâhi... hayrıhi ve şerrihi min Allâhû Teâlâ”
“Hayrın ve şerrin Allâh’tan geldiğine, iman ediyorum” diyorsun!
Peki bu dediğin gibi mi yaşıyorsun?..
Her olay içinde ve yaşamının her anında böyle mi düşünüp; olanları böyle mi değerlendiriyorsun?
Eğer dediğin gibi yaşayamıyorsan, “Âmentü”nün bu şartına iman etmiyorsun demektir.
Teybe “Âmentü”yü defalarca tekrar eder ezberletirsin, papağan da defalarca tekrar eder!..
Senden de bu kelimeler tekrar tekrar çıkabilir... O takdirde, sana da mümin, yani bunlara iman etmiş, derler; ağzından çıkanlara bakarak...
Ancak, her an, karşılaştığın her fiilde;
“Hayır ve şerr” hepsi de Allâh tarafından bana geldi, “O”nun takdiri üzere bu olay benim için oluştu!.. diyemiyorsan; sen, henüz “Âmentü”deki bu hükmü kabul etmiş değilsin!
Bak şu âyetin anlamını iyi kavra... Sonra da ister “İMAN ET”, istersen de reddet!.. Keyfin bilir...
“...EĞER ONLARA BİR İYİLİK İSÂBET EDERSE “BU ALLÂH İNDÎNDENDİR” DERLER. EĞER BİR KÖTÜLÜK İSÂBET EDERSE “BU SENİN İNDÎNDENDİR” DERLER. DE Kİ: “HEPSİ DE ALLÂH İNDÎNDENDİR!..” (4.Nisâ’: 78)
Kur’ân-ı Kerîm’in bu hükmünü kabul ve tasdik ediyor musun, etmiyor musun?
Mümin; “Âmentü”ye iman eden, bu esaslara “iman” eden demektir!.. Sen şimdi mümin misin, değil misin?
“Hayrıhi ve şerrihi min ALLÂH” ifadesinin idrakında mısın ve bu prensibi kabul ediyor musun?..
Bu gerçeği kavradıysan mesele yok!
Bu gerçeği fark etmiş ve idrak etmiş değilsen; benim yönümden yine mesele yok!.. Beni ilgilendiren bir konu değil!..
Bak dostum, olay senin sorunun! Sen tek başına Âhiret denen ölüm ötesi yaşama geçeceksin, diri diri mezara gireceksin ve o mezarda milyarlarla sene, Dünya‘da elde ettiklerinin sonuçlarını yaşayacaksın; hoş veya nahoş!
İster Kur’ân hükmüne dayanan “Âmentü”deki bu prensibi kabul eder ve ona göre yaşamına yön verirsin; istersen de iman etmez, kabul etmez, dilediğin gibi yaşar, sonuçlarına katlanırsın!
Şimdi burada önemli olan bir sual var...
Niçin “Hayrıhi ve şerrihi min ALLÂH” deniyor da “min Rabbihi” denmiyor?..
Yani, “hayır ve şerrin”, “Rab”binden olduğu değil de “Allâh”tan olduğu ifade ediliyor.
“Hayır ve şerr Allâh”tandır, “Rab”binden değil!.. Çünkü senin nefsinden zuhur eden şeyler senin “Rab”bindendir.
Karşındakinin nefsinden zuhur eden şeyler de onun “Rab”bindendir.
Buna karşın tümüyle her varlıktan denince, bütün varlıkların Rabbi, “Rabb-ül Âlemîn” olan ALLÂH’tır!..
Allâh kendindeki hangi mânâyı ortaya çıkarıp seyretmeyi dilemişse, o isimler bileşimini ortaya koymuş; ve o terkibin mânâsı, o fiilin “Rab”bi olmuştur!..
Bu yüzdendir ki, bütün fiiller, o fiilin yaratıcısı olan Rabb-ül âlemînden yani Allâh tarafındandır! Onun için denmektedir ki “Hayrıhi ve şerrihi min Allâhû Teâlâ”... “Min Rabbihi” değil...
“HAYR” ya da “ŞERR” diye nitelendirdiğin olaylar, Allâh’ın türlü isimlerinin mânâsı olarak senin karşına gelmektedir!
Yani, senin karşılaştığın “hayır ve şerr” diye tanımladığın bütün olaylar, Allâh isimleri ile işaret edilen mânâların, fiiller âleminde, efâl âleminde ortaya çıkmasıdır.
İşte bu sebepledir ki, “karşılaştığın olayı kişiden veya hayvandan veya cinden bilme; Allâh’tan bil”dir “Âmentü”nün bu prensibinin mânâsı.
Sen ne zaman ki Allâh’tan bilmez de, birimden; yani belli bir isimden, falanca ya da filancadan bilirsen; o fiili meydana getiren gerçek fâil olarak Allâh’ı bilmezsen Allâh’tan gâfil oldun demektir!
Veya bir diğer ifade ile, Allâh’ın senin yetişmen amacıyla o fiili, o olayı meydana getirdiğini ve senin karşına çıkardığını fark etmezsen Allâh’tan perdelenmiş olursun.
Oysa amaç, her şeyin sahibi olan ve her an her şeyde murat ettiğini yapan “Allâh’a iman” ile bu dünyadan geçip gitmek en azından...
Yani, Allâh’ı müşahede etmek! Yani, Allâh’a şehâdet etmek!.. “Eşhedü...” diyebilmek!
Öyleyse başına gelen hayrı ve şerri birimden değil, -“birim” tâbirini en geniş anlamı ile kullanıyorum ve bu yüzden bir isim kullanmıyorum- Allâh’tan bilmek zorundasın.
Bu nedenledir ki, eğer mümin olarak bu dünyadan geçip gitmek istiyorsan...
“Hayrıhi ve şerrihi min Allâh” cümlesini her an hafızanda tutup; bütün olaylara ve birimlere “MİN ALLÂHÛ TEÂL” yani “ALLÂH’TAN” anlayışı ile bakmak mecburiyetindesin!..
Bunun aksine bir düşünüş, seni farkında olmadan “Âmentü” prensiplerine iman çizgisinden çıkartıverir!
Kaynak : Akıl ve İman - Ahmed Hulusi