Message
Bir adam İsa (a.s.) ile arkadaş olur. Ona; “Seninle beraber bulunup sohbet edeyim.” der. Hz. İsa kabul eder. Beraberce yola çıkarlar. Bir nehir başına gelirler, yemek yemek üzere otururlar. Yanlarında, yiyecek olarak üç adet yufka ekmeği vardır. İki tanesini yerler, diğer üçüncüsü kalır. İsa (a.s.) su içmek üzere nehre gider. Suyu içer gelir. Fakat kalan bir tek yufkanın ortadan kaybolduğunu görür. Adama, “Yufkayı kim aldı?” diye sorar. Adam; “Bilmiyorum.” der. Kalkarlar. Beraberce yola koyulurlar. Biraz gidince Hz.İsa, yanında iki yavrusu bulunan bir geyik görür. Yavrularından birini çağırır. Yavru gelir. İsa (a.s.) onu keser. Kendisi ve yanındaki adam yerler. Sonra Hz.İsa, yedikleri geyik yavrusuna; “Allah’ın izniyle kalk!” der. Yavru kalkar, gider. Adama der ki:
- Sana bu mucizeyi gösteren hakkı için soruyorum. Yufkayı kim aldı?
Adam:
- Bilmiyorum!..
Yürürler. Bir dereye varırlar. Hz.İsa, adamın elinden tutar, suyun üzerinden yürüyerek geçerler. Dereyi geçince İsa (a.s.) sorar:
- Sana bu mucizeyi gösteren hakkı için soruyorum, yufkayı kim yedi?
Adam:
- Bilmiyorum!..
Devam ederler. Kumluk bir yere gelirler. Otururlar. İsa (a.s.), kumları toplar, bir tepe meydana getirir. Sonra, “Allah’ın izni ile altın ol!” der. Kum tepesi hemen altın olur. Sonra bunu üçe taksim eder ve:
- Biri benim. Biri senin. Diğer üçüncü hisse de yufkayı yiyenin! der.
O zaman adam hemen atılır:
- Yufkayı ben yemiştim!..
Hz.İsa; “Hepsi senin olsun!” der ve ondan ayrılarak bırakır, gider. O, altınların başında iken biraz sonra iki kişi gelir. Altınları görünce onu öldürüp altınları almak isterler. O, der ki:
- Altınlar üçümüzündür. Aramızda paylaşalım. Fakat önce birimiz gidip şehirden yiyecek getirsin. İyice bir karnımızı doyuralım. Ondan sonra da altınları taksim eder, gideriz!
Kabul ederler ve bu üç kişiden biri şehre yiyecek almağa gider. Fakat giderken şöyle bir şeytanlık düşünür:
- Niye bu altınları üçe bölelim? Şehirden alacağım yiyeceğin onlara isabet edecek kısmına zehir koyarım. Onlar onu yiyince ölürler. Böylece ben de tek başıma altınlara sahip olurum!..
Ve öyle yapar. Onlara isabet edecek yiyeceğe zehir koyarak.
Fakat o, şehre gidince diğer ikisi de şöyle düşünür:
- Altınları niye üçe taksim edelim? İkiye taksim edersek daha çok düşer. O, şehirden gelince bir bahane ile onu öldürelim. Getirdiği yemeği afiyetle yiyelim. Sonra da altınları aramızda bölüşelim!..
Ve öyle olur. Şehre giden dönünce bir bahane ile onu öldürürler. Sonra da zehirli yemeği yerler ve biraz sonra altınların yanında kıvrana kıvrana ölürler. Altın yığını ortada ve üç kişi de ölü olarak onun yanındadır.
Biraz sonra Hz.İsa havarileriyle birlikte bu manzaranın üzerine gelir ve şöyle der:
- İşte bu, dünyadır. Ondan sakınınız!..