Message
Veli
Lokman aleyhisselam da yine çoğu alimlere göre Kuran-ı Kerim’de adı geçen ama peygamber olmayıp, Allah dostu olan bir kimsedir. Nerede ve hangi tarihte doğup yaşadığı bilinmemektedir. Ancak son derece bilgili bir hekim olduğu hususunda ittifak vardır.
Kuran-ı Kerim’in otuz birinci suresi ‘Lokman’ adını taşımakta ve bu surenin 13 ile 16. ayetleri arasında onun oğluna verdiği öğütler sıralanmaktadır. Bu ayetlerden anlaşılacağı üzere Lokman aleyhisselam; çok düşünen, keskin ve iyi görüşlü, ilmiyle amel eden, akıl, anlayış ve sabır sahibi biriydi. Ayrıca susması konuşmasından çoktu ve açık bir mecburiyet olmadıktan sonra sözlerinde tekrara kaçmazdı.
Lokman aleyhisselam aynı zamanda bütün dünyaca doktorların piri olarak kabul edilir ve onun tabiatta mevcut pek çok bitkiden çeşitli ilaçlar yaparak insanların hastalıklarına çareler bulduğu bilinir.
Büyük tefsirlerimizden İbn-i Kesir’de belirtildiğine göre Hz.Lokman eriştiği derece ve yüceliğin sebebini soran bir kimseye şu cevabı vermiştir:
“Allah’ın takdiri, emaneti yerine getirme, doğru söz ve beni ilgilendirmeyen şeyi terk etmem sebebiyle bu hikmetleri kazandım.”
Benzer bir soru soran başka bir adama da şöyle cevap vermiştir:
“Gözümü haramdan muhafaza etmem, dilimi tutmam, yemek yerken iffetli ve ölçülü olmam, namusumu korumam, doğruyu söylemem, sözüme sadık olmam, misafirlerime ikramda bulunmam, komşumun haklarını korumam ve beni ilgilendirmeyen şeyleri terketmem sebebiyle yüce Allah bana bunları bahşetmiştir.”
Günlerden bir gün Lokman Hekim’in efendisi kendisinden bir koyun kesmesini ve ondaki en temiz ve hoş olan iki parçayı getirmesini istemişti. Hz.Lokman koyunu kestikten sonra efendisine onun dilini ve kalbini çıkarıp getirmiş, “İşte bu iki parça onun en hoş ve temiz olan kısmıdır.” demişti. Efendisi bir başka gün yine bir koyun kesmesini fakat bu sefer en pis ve en kötü iki parçasını getirmesini emretti. Hz.Lokman yine koyunun dili ve kalbini getirip takdim edince, şaşıran efendisine: “Bunlar hoş ve temiz oldukları zaman bu ikisinden daha kıymetli bir şey olamaz. Bunlar pis oldukları zaman da bu ikisinden daha zararlı ve kötü bir şey olamaz!” cevabını verdi.
Yine bir gün yüzünün çirkin olduğunu söyleyen kimseyi:
“Sen nakşı veya nakşedeni, onunla ayıplayabilir misin?” diye sorarak susturmuştu.
“İnsanların en şerlisi kimdir?” diye sorulduğunda “Halkın, kendisini kötü görmesine aldırış etmeyen kimsedir!” cevabını vermişti.
Bir defasında oğluna, az konuşmak hususunda nasihat etmiş ve “Oğlum, ben konuştuğum zamanlarda pek çok pişmanlıklar duydum ama, suskunluk üzerinde hiç pişmanlık duymadım.” demiştir. Ayrıca o, “Oğlum, bilginlerle oturmayı terketme. Onların dizlerinin dibinden ayrılma, Allah yeryüzünü göğün yağmurlarıyla dirilttiği gibi, kalpleri de hikmet nuru ile diriltir. Tevbeyi geciktirme, çünkü ölüm ansızın gelir!” demiştir.