Message
Perendev’in manyetik motorunu birçoğumuz hatırlarız. Bu motor manyetizmayı kullanarak sonsuz enerji vadeden bir yapıyı temsil ediyordu. Fakat bu düş hiçbir zaman gerçekleşmedi ve Perendev 29 Mayıs 2010’da 61 şirketi dolandırmak suçlamasıyla Almanya’nın Zürih kentinde tutuklandı.
Şimdi de bu işe soyunan başka bir mucit gündemde yer alıyor. İzmir’li emekli emniyet amiri Muammer Yıldız, polis akademisinde öğrenciyken yerçekimini yenmek amacıyla başlattığı çalışmayı 4 sene uğraş sonunda bitirir fakat mesleğe başladığı için bir kenara bırakarak pratik uygulamaya geçiremez. 20 yıl sonra emeklilik ikramiyesini alıp tekrar kaldığı yerden devam ederek, 2 yıl uğraş daha sonunda manyetik monopol cihazını tamamlar. Bu motor sonsuz bir döngü içerisinde kendi kendine elektrik üretebilen verimli bir icad konumundadır.
Bu fikri ilk duyanların aklına termodinamiğin 1. kanunu olan “enerjinin korunumu” prensibi gelecektir. Bu prensibe göre enerji yoktan var edilemez veya varken yok edilemez, sadece şekil değiştirir. Manyetik motordaki durum ise bu kanuna karşı değildir. Bu durum mıknatıslarda mevcut bulunan potansiyel itme-çekme kuvvetinin kinetik enerjiye çevrilmesiyle ilgilidir. Benzer şekilde dünya var olduğu sürece devam edecek yer çekimi kuvveti de kinetik enerji çevrimine katılmak zorundadır. Nasıl içten yanmalı motorlarda pistonlara etkiyen yerçekimi kuvveti çevrimde denkleme ilave ediliyorsa, manyetik motorda da göz ardı edilemez.
Kısaca özetlersek, sürekli yerçekimine karşı koyan bir manyetik itme kuvveti ve yerçekimi koalisyonuyla sonsuz bir enerji dönüşümü oluşturmak bence sadece teoride değil pratikte de mümkün olabilir. Çünkü elimizde sürtünme kuvvetlerini rahatlıkla yok edebilecek bir döngü var. İdeal bir çevrimde mükemmel olacaktır elbette fakat sistem %50 verimle bile çalışsa devrim niteliğinde olur diye düşünüyorum.
Muammer Yıldız isimli Türk mucidimizin yaptığı motor da yukarıda bahsettiğim prensiple çalışmaktadır. Kendisi buluşunu ilk olarak Türk Patent Enstitüsü’ne onaylattı, daha sonra bir Türk sponsor aracılığıyla Alman TÜV’den ulusal yararlılık belgesini ve son olarak 2009 Aralık ayında WIPO’dan dünya patentini aldı.
Motor, içerisine yerleştirilen küçük bir akü aracılığıyla 8 saniye boyunca 12V elektrik verilerek denge hızına ulaştırılıyor. Daha sonrasında cihazın içerisine yerleştirilmiş 14 küçük motor aracılığıyla denge hızını koruyan motor ürettiği elektrik enerjisi miktarının yaklaşık %20’si kadarını bu küçük motorların çalıştırılması için kullanıyor. Aksi halde motor sürtünmeye yenilerek belirli süre sonunda duruyor. %80’lik üretim verimi sayesinde 12,4V gerilimle ortaya çıkan DC akım, yükseltilerek 380V seviyesine çıkartılıyor. Bu gerilim de otomobillerin elektrik motorlarını çalıştırabilmek için yeterli akım sağlayabilecek seviyede. Ayrıca Almanya’daki gösterimde yapılan rüzgar üretme deneyinde 250 Watt gibi bir çıkış sağlanmış. Sonuç olarak motor, başlangıçta verilen 8sn’lik elektrik dışında hiçbir ilave enerjiye ihtiyaç duymuyor.
Alman ve Hollandalı akademisyenlerin cihazı açıp en ince ayrıntısına kadar inceledikleri belirtilen cihaz, akademisyenleri şaşkına çevirmiş. Muammer Yıldız gizlilik anlaşmaları dahilinde bazı büyük şirketlerle sözleşme imzalayarak, motorun pratik kullanım alanlarında geliştirilmesine yönelik çalışmaların da içerisinde bulunuyor. Muammer Yıldız’ın BSMH ismini verdiği bu cihaz, özellikle fosil yakıtların bitme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz önümüzdeki 20 yıllık persfpektifte önemli rol oynayacak aktörlerden birisi olabilir. Bir süre daha sessiz bekleyişin ardından yakın gelecekte reform niteliğinde adımlar atıldığını göreceğimizi düşünüyorum.
Bu cihazın elektrik motoru kullanan otomobillere entegre edilmesi sayesinde, insanlar hiçbir ücret ödemeden diledikleri yere seyahat edebilecektir. Tabi bu durum hizmet sektörünü yok etmeyecektir, aksine daha adil bir hale getirecektir. Otobüsler ve taksiler şoförlerin gideri kadar ücretle bizlere hizmet verebilecekler. Bu durumda yine düşünülenin aksine Suudi Arabistan gibi petrolle beslenen ülkeler de yok olmayacaktır. Alternatif enerji kaynaklarına hızla yatırım yapılan günümüz konjonktüründe, mesela güneş enerjisi tek başına tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılayabilecek seviyedeyken, dünyanın en fazla güneş alan yerlerinden birisi olan Suudi Arabistan da bu nimeti değerlendirecektir elbette. Benzer şekilde elektriğin depolanma teknolojisi geliştikçe rüzgar enerjisi, dalga enerjisi hatta gel-git enerjsi bile önemli enerji kaynakları şeklinde değerlendirilebilecektir.
Sözün özü, petrole eskisi kadar ihtiyacımızın olmaması bence dünya dengelerini değiştirecek bir felaket değil, aksine katı yakıtlar için yapılan anlamsız savaşların-işgallerin-sömürülerin anlamını yitirmesiyle dünya barışına katkı sağlayacak bir gelişme konumunda olacaktır.
Yazar : Hüseyin GÜRSOY