Message
İki kısmı kapsayan imajlar bizim iki kişiliğimizi de meydana çıkarır.
Tamam, terimi ben uydurdum, fakat o pek çok insanın hatırlamadığı son derece ilginç bir fenomeni tasvir etmek için çok uygun—her birimiz gerçekten de iki insanız. Hayır, geleneksel manadaki ben’e sahip olmayı kasdetmiyorum, veya iyi ve kötü tarafı da kasdetmiyorum. Herbirimizin birer şizofren olduğunu da kasdetmiyorum.
Gerçekten de aynı bedene bağlı, düşünen iki varlık olduğumuzu kasdediyorum.
Reklamların söylediği gibi: ‘’Bekleyin! Daha fazlası var!’’
– Bu macerayı takip edin. Hiçbirinizi hayal kırıklığına uğratmayacağım!
On yıl kadar önce, bir üniversite profesörünün öğrencilerinin resimlerini çekip, soldan sağa çevrilen kopyalarını yaptığı, ve daha sonra onları yarılarından dikey olarak kestiği bir alıştırma gördüm. İmajları, yüzlerin iki benzer tarafını da kullanarak yeniden monte etti.
Bunu yapmanın çabuk yolu, iyi bir ön yüz görüntüsü gösteren bir fotoğrafı, küçük bir aynaya dikey olarak yerleştirmek. Aynaya baktığınız zaman her iki taraftaki yansımanızdan bütün bir yüz oluşturabilirsiniz.
Karma resimler komikti. Bu resimlerde kişiler kolayca hatırlanmasına rağmen; kızgınlık, şüphe, veya mutluluk gibi abartılı duyguların yüz ifadeleri ifade edildi—ve zaman zaman da tamamıyla boş bir bakış. Bundan daha ilginci, aynı yüzün iki tarafının da zaman zaman birbirinden farklı olmasının gözlemiydi.Neden?
Bu alıştırma, az çoğunluktaki insan simetrik bir yüze sahipken, pek çoğumuzun simetrik bir yüze sahip olmamasının fikrini ileri sürmektedir.
Ayrıca yüzümüzün her iki tarafının da aynı anda değişik duyguları ifade edebileceğinin olasılığı da yükselmiştir! Yüz ifadeleri ve insan beyni çalışmasıyla ilgili daha sonra yapılan araştırmalar, yüz ifadelerindeki bu sol ve sağ farkını yalnızca anlatmakla kalmayıp, ‘’diğer kişiliğimizi’’ de anlamamıza yardım eden ilginç bir teoriyi ileri sürmüşlerdir.
Önce, biraz bilim
Biz bunu hafif ve karmaşık tutacağız. Beynimiz, diğer anatomimiz gibi, iki yarıdan oluşmuştur; sol beyin ve sağ beyin. Aslında, beynimizde önden arkaya giden büyük bir kıvrım vardır, onu iki farklı ve ayrı kısma bölen. Yani, neredeyse ayrı. Her beynin temelinde, her iki kısım da birbirine kalın sinir ağıyla bağlantılıdır. Bu iki dev işlemci arasındaki bu tek bağlantı, corpus collosum olarak adlandırılmıştır. Bunu; inanılmaz hızlı ve gayet kuvvetli olarak çalışan, aynı girdiden farklı programlar çalıştıran iki bilgisayarmış gibi düşünün.
Vücudumuzun sol tarafı, beynimizin sağ tarafına ‘’telle’’ bağlıdır, ve aynı şekilde de bunun tam tersi. Doğa bu karşılıklı çaprazlamayı hangi sebeple yapmış olursa olsun; bunu, beynimizin ters tarafındaki duyumsal verinin çoğunluğunu işlemden geçirten gözlerimize bile uygulamaktadır.
Nobel Ödüllü (1981) Roger Sperry’e bu katkısından ötürü teşekkür edebiliriz. Sperry, bazılarının ‘’bölünmüş-beyin’’ olarak adlandırdıkları deneyleri yürütmüştür. Nasıl gittiğini anlatayım: Kontrol edilemeyen nöbetlerinden ıstırap çeken bir hasta, ameliyatla beyninin o bölgesini aldırdı. Kısa devre doku buzukluğundan şüphenilen bu bölge, corpus collosum bölgesiydi.
Ameliyatını takiben, Sperry’nin hastası tamamen normal gözüktü— yani neredeyse. Hastanın diğer yarısından izole olduğu diğer ‘’yarısı’’ na bir dizi test yapıldı. Öbür taraf bilmeden, farklı görsel ve dokunsal bilgi, öylece hastanın sol veya sağ tarafına sunulabildi. Sonuçlar hayret uyandırıcıydı.
Hastanın beyninin haberleşme bağı zorlaşan her iki tarafı da birbirinden bağımsız işlev görüyordu. Bu onun yürüme, konuşma ve yemek yeme kabiliyetini engellemese bile; her iki tarafın birbirinden bağımsız olarak incelendiği yüksek beyin fonksiyonlarında bazı beklenmedik bulgulara rastlanıldı.
Sağ el ve göz bir objeyi adlandırabiliyordu; kurşun kalem gibi, fakat hasta ne için kullanıldığını bilmiyordu. Sol eline ve gözüne gösterildiğinde; hasta ne için kullanıldığını açıklayabildi, fakat adlandıramadı. İleriki çalışmalar, düşüncenin çeşitli fonksiyonlarının fiziksel olarak ayrıldığına ve insan beyninin sol veya sağ tarafındaki o belirli bölgeye yerleştiğini gösterdi. Bu fonksiyonel harita bizim için tahmini olarak yüzde 70 ile 95 arası tutarlıdır.
‘’Ana tema meydana çıktı… Düşüncenin, sol ve sağ yarıkürelerde sözel ve sözel olmayan ayrı ayrı olarak temsil edilmiş iki mod olduğu gözükmekte, ve bizim eğitim sistemimiz, genel olarak bilim de dahil, bu sözel olmayan akıl formuna aldırmama eğiliminde. Bundan şunu çıkarabiliriz ki, modern toplum, sağ yarıküre karşısında ayrımcılık yapmaktadır.’’ – Roger Sperry (1973)
Harita tamamlandıktan sonra, araştırmacılarca, beynin her iki yanının da, dünyayı hem yorumlayan hem de ona reaksiyon gösteren bir karakteristiğe sahip olduğu açığa çıkmıştır.
SOL BEYİN FONKSİYONLARI
1. mantık kullanır
2. alışır
3. kural uygular
4. kelimeler ve dil
5. şimdi ve gelecek
6. bilim
7. bilmeyi idrak edebilir
8. düzeni/algılama modelini onaylar
9. obje ismini bilir
10. realite temelli stratejileri kurar
11. pratikseldir
12. güvenlidir
.
.
.
|
SAĞ BEYİN FONKSİYONLARI
1. ‘’büyük resmi’’ hissetmeyi kullanır
2. yönlüdür
3. hayalgücü kuralları
4. semboller ve imajlar
5. şimdi ve gelecek
6. filozofi ve din
7. onu elde edebilirim, yapabilirim
8. inanır
9. takdir eder
10. uzayla ilgili algılama
11. obje fonksiyonunu bilir
12. hayal gücü temeline dayanan şimdiki zaman
13. olasılıklar
14. atılgan, aceleci
15. risk alma
|
Kişiliğimiz; bu sol ve sağ beyin etkileşimi sonucu, veya, bazı durumlarda, etkileşmemesi sonucu olarak düşünülebilir. Analitiksel ve düzenli olan insanlar basitçe ‘’Sol beyin’’ tipleri olarak tanımlanırlar. Buna benzer olarak; artistik, tahmin edilemeyen ve yaratıcı olan ‘’Sağ beyin’’ tiplerini de kesinlikle biliriz. Fakat her birimiz çeşitli günlük fonksiyonlar için; yaş, eğitim ve hayat deneyimleri gibi şeylere bağlı olarak, beynimizin belirli taraflarını kullanırız. Hangi durum için hangi beynin kontrolde olduğunun seçimi; kişiliklerimize ve karakterlerimize göre yavaş yavaş karar verilen bir şeydir.
Deneyler, pek çok çocuğun (sağ beyin) okula gitmeden önce yüksek derecede yaratıcı olduğunu göstermiştir. Çünkü eğitim sistemimiz matematik, mantık ve dil gibi olan sol beyin yeteneklerine; resim çizme veya hayal gücünü kullanmaktan daha fazla değer vermektedir; aynı çocukların yalnızca yüzde on’u 7 yaşındayken yüksek derecede yaratıcı olurlar. Yetişkin olduğumuzda, yüksek yaratıcılık, nüfusun sadece yüzde 2’sinde kalacaktır.
Beyin ve Zeka
Beyin büyüklüğüyle zekasal kabiliyet arasında bilinen bir korelasyon vardır.
Homo Erectus, uzak atamız, 1200 cc büyüklüğünde bir beyine sahipti. Modern Homo Sapiens ortalama 1400 cc büyüklüğünde beyine sahipti. Tuhaf bir şekilde, insan olma gelişimini tamamlamayan Neanderthal insanların beyin büyüklüğü zaten 1500 cc’ydi—modern insandan daha büyüktü. Öyleyse açıkça, beynin ne kadar büyük olduğuyla, beynin yapılandırması arasında bir bağ yoktu. Bu daha sonra dahilerin beyninin büyüklüğünün 1000 cc kadar küçük, 2000 cc kadar da büyük olabilmesiyle kanıtlandı.
Beyin büyüklüğünü arttırmak insan gelişimi için riskli bir çabaydı. Beyin, dengeli bir derece, yüksek protein ve enerji temini talep eder. Aldığımız kalorinin bir çeyreği, beynimizin enerji harcamaları için kullanılmaktadır.
Beyinlerin Savaşı
İki beyin dünyayı geniş farklı yönlerden görmekle kalmazlar; şu anki toplumumuzda da, sol taraf sağ tarafın aldığını ‘’almamaktadır’’. Kafatasındaki ince bir tabaka halinde olan ikizinden bilincine gelen önemli şeyleri bertaraf etme eğilimindedir. Bazen iki taraf birbirine katılmayabilirler, bu da sağ beynin itirazlarıyla algılamamızda duygusal kargaşaya yolaçar.
Bilinçli olan zihnimiz bir beyinden gelen veriye bir anda odaklanabilir. Bir taraftan diğer bir tarafa çok çabuk bir şekilde atlayabiliriz (corpus collosum bağlantımızla) fakat bu hareket etmek ve sonunda da bir beyinden diğer bir beyine en son otoritenin girilmesine yetki vermek için her zaman en verimli yol değildir. Modern dünyamızda, bu savaş neredeyse her zaman sol beyin tarafından kazanılmaktadır.
Görünen o ki, çoğu insan birbirini yöneten bu iki beden arasındaki uzlaşmadan ötürü maksimum potansiyellerine hiçbir zaman erişemeyeceklerdir. Bazen sağ beynin daha iyi yapabildiği yetenekler rutin olarak daha az bir yetenekle sol beyin tarafından idare edilmiştir. İdeal olarak, insanlardaki her iki beyin de en uygun zihinsel kabiliyetle beraber çalışır. Bu koordinasyon kabiliyeti üstün zihinsel kabiliyetlere anahtar olabilir. Bununla beraber, pek çok insanda, sol beyin, mantık seçimi, muhakeme etme ve hayal gücü ötesi detaylarında, kutsal düşünme ve sanatsal yetenekte kontrolü ele alır.
Metodlar; sol beyini kapatmak, ve sağ tarafın ne söylediğine izin vermek için geliştirilmiştir. Yaratıcı yazma kursları sık sık bu metodu, ‘’yazarın bloknotuyla’’ mücadele etmek için kullanırlar. Mantıklı sol taraf, girdinin eksikliğinden kolayca sıkılır ve meditasyon gibi aktivitelerde (mantrayı veya kelimeyi tekrar ederken) veya duyusal yoksunluk ortamında ‘’uyku uyuma’’ eğiliminde olur. Böylece sağ beyin ‘’gizlice’’ bilincimize girip, zihinlerimizi duygusal ve görsel kısa hikayeler ve serbestçe ilişkilendirilmiş imajlarla doldurur. Bu çok çabuk olmasına rağmen; sol beyin, Spock’a benzer mantık hakimiyetini iddia ederek ve sağ beynin rüyalardaki ifadeleri bulmada tatmin olması üzerine kendini teyit edecek ve mantıksız olan bu imajlardan vazgeçecektir.
İki kısmı içeren imajlar
Yüz ifadeleri, beynin kontrol etmesine göre olan deri ve kas çekilmesi veya bunların esnek olmasından başka bir şey değildir.
Yüz sinirlerimiz, yüzümüzü etkin bir şekilde, herbiri beynin zıt kısmı tarafından kontrol edilmiş iki ayrı kısma bölerler.
Yüz ifadeleri iletişimin en eski şekillerindendir. Yerküre etrafında bütün devirlerde ve kültürlerde yapılmış olan deneyler; bazı basit duygusal yüz ifadelerinin bir evrensel anlaşma olduğunu gözler önüne sermişlerdir.
Yazan: Dan Eden
Çeviren: Esin Tezer