Message
GERÇEKLİK
- Dünya bir ilüzyondan ibaret olup beynimizin içinde oluşur. Gerçek dünyada tat, koku yada ses yoktur. Renk yoktur.
- Beyne gelen sinyaller nöron adı verilen beyin hücrelerinin oluşturduğu yoğun beyin hücre ağları arasında seyahat eder. İnsan beyninde 100 milyar nöron bulunur. Her saniye her bir nöron diğer binlerce nörona yüzlerce elektrik sinyali gönderir. Ve bunlar insanın gerçeklik hissini oluşturur.
- Canlıların farklı evrimleşmesi sonucu oluşan beyinlerinin dünyayı farklı algılaması. Sinestezi hastalarının gerçekliği.
- Gerçeklik beyinden beyine, kişiden kişiye değişebilir.
BENİ BEN YAPAN NEDİR?
1,3 kg.lık beyin yüzmilyarlarca hücre içermektedir ve bu hücreler aralarında katrilyonlarca bağlantı oluşturmuştur. Bu organ kendini "siz" olarak deneyimleyerek açığa çıkar.
Pek çok yeni doğan hayvan dünyaya hazır, yani yaşam becerilerine sahip olarak doğarlar. Ancak insanoğlu doğduğunda uzun bir süre yardıma muhtaç haldedir. Hayvanların aksine insanlar yaşam deneyimleri ile beyinlerini geliştirirler.
Yeni doğan bir bebeğin beynindeki nöronlar ilk olarak iletişime geçerler ve ilk iki senede diğer nöronlar ile olan bağlantı sayılarını arttırırlar. Bu bağlantı sayısı yetişkinlerden iki kat fazladır. İki yaşından sonra büyüme duraklar. Büyüdükçe kullanılmayan bağlantıları beynimiz azaltır.
İlk iki yaş beyin gelişimi açısından çok önemlidir. Gelişen beyin bilgi ve deneyim (dokunma, uyarım, sevgi vb.gibi şeyler) arar. Deneyim eksikliği beyinlerin yanlış bağlanmasına yol açar, nöronlar diğer nöronlar ile iletişim kurmalarını gerektiğini bilemezler.
Beyin genetik tarafından dikte edilmiş olan önceden belirlenmiş program üzerinde çalışır.
Yetişkin olsak bile beyinlerimiz yeniden şekillenebilir. Kim olduğunuz ve olabileceğiniz devam eden bir işleyiştir. Yaşadığımız sürece kimliklerimiz, kişiliklerimiz yaşadığımız deneyimlerle değişmektedir.
Beyindeki fiziksel değişimler (Charles Whitman'ın beynindeki ur sonucu katile dönüşmesi, parkinson hastalarının yaşamındaki değişiklikler) kişiliğimizi etkiler. Sadece hastalık yada ilaçlar değil, tükettiğimiz şeyler de bizdeki nöral ağları yeniden şekillendirir.
Hafıza kimliğimizin tam özünde, merkezinde bulunmaktadır. Ancak hafıza, anılarımız güvenilir değildir, zamanla değişebilir. Yaşadıklarımız bizde sahte anılar üretebilir.
Hafıza hem geçmişi hem de geleceği şekillendirir.
Bilinçli deneyim, öncelikle kimliğimizin en bildik ve en kafa karıştırıcı yönüdür.
Beynin fiziksel maddesi, bilinçli insan olmanın mental deneyimine nasıl eşit olur? Milyarlarca beyin hücresi, yaşıyor olmanın, ben olmanın olağandışı özgün hissini nasıl üretir?
Kim olduğumuz nöronların mevcudiyeti ile ilgili değil, onların ne yaptığı ve nasıl etkileşimde olduğu ile ilgilidir. Benlik nöronlar arasındaki ilişki sonucu ortaya çıkar. Nöronlar arasındaki etkileşimi biraz değiştirsek kendimizi hayal dünyasında buluruz.
Uykuda nöronlar arasındaki iletişim devam etmektedir. Ancak bilinçli bir deneyim olmadığından ortada benlik, kimlik, kişilik yoktur.
Uykuda nöronlar arasındaki ritm tam senkronize iken, uyanıkken bu ritm karmaşıktır. Benlik te bu karmaşık ritmlerden açığa çıkar.
Bir şeyin bize anlamı, bizim tüm geçmiş deneyimlerimizin dayandığı ağ bağlantıları ile ilgilidir. Nesneleri olduğu gibi algılamayız. Her birimiz kendi yörüngemiz üzerinde, genlerimiz ve kendi deneyimlerimizle yoğrularak yol alırız. Ve bunun sonucu olarak da her beyin farklı bir nöral gerçekliğe sahip olur. Bizim hikayemiz, yaşamımız boyunca trilyonlarca yeni bağlantı, öğrendikçe ve anılar yarattıkça devamlı bir şekilde oluşur.
KONTROL KİMDE?
Verdiğiniz her karar, inançlarınız beyninizin erişimine sahip olmadığınız kısımları tarafından ortaya konulmaktadır. Buna "Bilinçaltı" denilmektedir.
Her sabah yeniden doğarız. Uyanmak, bilinçli beynimizin çevrimiçi (online) olduğu andır. Ayrıca bu büyük bir aldanmanın da başlangıcıdır.
Geminin kaptanı olduğunu düşünürsünüz, oysa kaçak bir yolcusunuzdur.
Eckhard Hess, bir grup erkeğe, aynı kadının iki farklı fotoğrafını gösterip gözbebek albenisini inceler. Erkekler photoshop’la gözbebekleri irileştirilmiş kadınları güzel bulur. Deneye katılan erkeklerin hiçbiri resimler arasındaki farkın göz bebeğinden kaynaklandığını fark etmemişlerdir. Yani kararlarını bilinçsiz bir şekilde vermişlerdir.
Sıcak kahve fincanını elinizde tuttuğunuzda buzlu kahve fincanına göre annenizle ilişkiniz hakkında daha yakın bir tanımlama yaparsınız.
Leş gibi kokan bir ortamda bulunduğunuzda daha ağır ahlaki kararlar alırsınız.
El antiseptiğinin yanında oturduğunuzda bu politik fikrinizi biraz daha muhafazakar tarafa doğru kaydırır.
Ken Park, uyurgezer katil. Hakim uyku problemi nedeni ile bilinçsizce işlediği katlimda beraatine karar verir.
Beynimizdeki milyarlarca nöron dışsal etkilerle şekillenmektedir. Aynı bebek beynini farklı mekana ve zamana koyun, sonuç olarak farklı şekillenecektir.
TMS (Transkranial Manyetik Stimülasyon) yöntemi ile özgür irade testi. (Son anda kararımı değiştirdim. Ama bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Ama BEN yaptım.)
Düşünceleriniz, duygularınız ve kararlarınız bunların hepsi beyninizdeki sayısız süre giden etkileşimlerden açığa çıkmaktadır.
NASIL KARAR VERİRİM?
Beyinlerimiz sürekli karar vermekte. Bazılarının farkındayız. Çoğunun da farkında değiliz.
Beynimizin içinde (nöron ağları arasında) sürekli bir rekabet, bir çatışma vardır. Sonunda bir taraf galip gelir.
Karar verme işinde iki büyük sistem; akıl ve duygu birlikte çalışır.
Hep mantıklı bir şekilde mi davranırız. Yoksa tutunduğumuz şey sadece bir ilüzyon mu?
Yapılan araştırmaya göre şartlı tahliye komisyonları karınları tokken, karınları açkenkine göre üç kat daha fazla şartlı tahliye kararı verirler.
BEYNİN SOSYAL İLİŞKİLERİ
Beyin kimin güvenilir, kim güvenilmez olduğunu tespit etmek için doğuştan güdülere sahiptir.
Birisinin yüz ifadesine ait temel bilgiyi işleyip, ona tepki vermeye başlamak, beyinde sadece 33 milisaniyede gerçekleşiyor.
Gördüğümüz yüz ifadelerini aynalamamız (kendi yüzümüzde oluşturmamız) beynimizin karşımızdaki yüz ifadesini daha iyi anlamasını sağlıyor.
Beynimizde acı nasıl oluşur?
Grup psikolojisi var mıdır? Ait olduğumuz gruplardan nasıl etkileniyoruz?
Günümüzde tek bir tuşa basılarak, bir anda milyonlarca insana yapılabilen propagandanın beynimize etkileri nelerdir?
GELECEKTE NE OLACAĞIZ?
Bütün bedenimizi yöneten, duygularımız, hislerimiz ile bize kişilik veren 1.5 kg ağırlığındaki bir kütle beyin.
Her şeyi beynimizin içinde yaşıyoruz.
Beyinde farklı işlevleri yapan belirli bölgeler yoktur. Beyin bir bütün halde çalışır. Beyninin neredeyse yarısı ameliyat ile alınan bir çocuk oldukça sağlıklı bir hayata sahip olabilir.
Beyne giden tüm girdiler (beş duyu) elektrokimyasal sinyallere dönüşür.
Beyin milyarlarca hücreden oluşmuş bir yapı. Bu milyarlarca hücrenin hepsi ortak bir amaca hizmet edip, birbirleri koordineli olarak çalışmaktalar. Tıpkı kimyasal sinyallerle aralarında iletişim kurup ortak hareket eden karınca kolonisi gibi. Bağımsızlar, her birinin farklı bir görevi var ama ortak bir hedef doğrultusunda hareket ediyorlar. Buna rağmen hiç biri oluşturdukları büyük resmi görememekteler.
Tüm gerçekliğimiz beynimizin içerisinde oluşuyor. Peki ya şu an içerisinde yaşadığımızı düşündüğümüz dünya bir simülasyonsa?