Message
Beyin, sinir hücrelerinden oluşmuş elektrik yapının adıdır (En az 10-12 milyar nöron olduğu, bebeklerde daha fazla olduğu biliniyor). En önemli özelliği ise elektrikle etkileşime açık olmasıdır.Elektrik kökenlidir! Bu nedenle enerji yayar,enerji soğurur, ışıkla etkileşime girer.Elektrik devreleri gibi çalışması nedeniyle de bir baz istasyonunu mantığı gibi çalışabilir.Beynin bir elektriksel dili mevcuttur diyebiliriz.Kaldı ki kas sistemimizdeki sinirsel uyarılara anında sinirsel tepki (etki tepki)verilmesi bu düşüncemizi destekler niteliktedir.Beyin, insan vücut ağırlığının % 2’ sini oluşturmasına rağmen, vücudun %20 - %25’ lik enerjisini kullanmaktadır.
Her insan ve hayvanın aldığı gıdaların vücutta metabolizma işlemleri sonucunda ortaya çıkan kimyasal maddeler beyinde elektrik üretimine sebep olur. Beyin tüm organlara düzenli çalışma emrini sinir hücrelerinden elektrik akımı ile gönderir, Üzerinden elektrik akımı geçen her nesnede olduğu gibi bizlerdeki bu biyoelektrik faaliyet sırasında da vücudumuzun etrafında bir elektromanyetik alan oluşur.
Bu fizik olayı elektrikle çalışan her makinenin etrafında vardır. Vücudumuzdaki elektriği biz her an temasta bulunduğumuz ortama veririz ya da alırız. Bunun fazlası, eksikliği ya da düzensiz iletimi hastalıklara, psikolojik bozukluklara ve bizi denetleyen, her an bizden haber alan ve bizleri yönlendiren üst düzey güç sahibi varlıklarla bağlantımızın etkilenmesine sebep olur. Örneğin, alkol almak, elektrik taşıyan sinir hücrelerini en fazla etkilediğinden, bu elektriğin akış düzeni bozulur.
Tuvalet ihtiyacını giderdikten sonraki rahatlama atık madde ile birlikte ısı enerjisinin de vücuttan uzaklaştırılmasındandır. Aynı şekilde denize girdiğimizde çok iyi bir iletken olan tuzlu suya fazla elektriğimizi aktarmış oluruz. Bize enerjisini bırakan negatif kişilerin ya da varlıkların üzerimizdeki etkisini azaltmak ya da kaldırmak, üzerimizdeki fazla elektrikten ve olumsuz etkilerinden kurtulmak için banyo yapmak ya da abdest almak faydalıdır. Bu işlemle üzerimizdeki fazla elektriği suya aktararak ondan kurtuluruz.
ABDEST ALMANIN SEBEBİ TEMİZLİK DEĞİL, fazla enerjiden kurtulmak ya da vücudun bir yerinde akışkanlığı azalarak birikme yapmış enerjiyi tekrar akışkan hale getirmektir. Vücudumuzdaki enerji akışları aynı bir mıknatısta olduğu gibi uç noktalara doğru olur. Bu nedenle el, ayak ve baş gibi vücudumuzun en çok uç noktalarından yapılan enerji alış verişini kolaylaştırmak amacıyla abdest ve benzeri uygulamalar din kitaplarına konulmuştur.
Elimizi suya tuttuğumuzda elimizdeki ısı enerjisi suya geçer ve vücuttan uzaklaşmış olur. Böyle üçer kez tekrarlanan işlem sonunda ısıyı suya verdiğimizden elimizde küçük bir ısı ve enerji kaybı ile birlikte soğuma oluşur. Enerjinin akış yönü her zaman sıcaktan soğuğa doğru oluğundan vücutta birikmiş olan ısı enerjisi hemen soğumuş olan bölgeye doğru harekete geçer. Böylelikle vücutta birikmiş fazla elektrik atılmış, elektriğin dolaşımı tekrar düzenlenmiş olur. Bundan sonraki dua esnasında Allah ile ya da diğer görevli varlıklarla kuracağımız elektromanyetik ve fizik yasalarına uygun bağlantımız daha net ve parazitsiz olur.
Tv yanındaki cep telefonunda parazit olmasını ya da görüntünün bozulmasını hatırlayın... Vücudunuzda birikmiş olan statik elektrik dua sırasında beyinde oluşan ve üst alemlere göndereceğiniz elektromanyetik dalgalar üzerinde parazit etki yapıp bu bağın kurulmasını zayıflatacağı için namazdan önce abdest alarak bu statik elektrikten kurtulursunuz.
Önemli bir nokta ise su olmadığı zaman yapılan teyemmüm statik enerji üzerindeki etkisi ise tartışılmazdır. Su olmadığı ortamlarda yapılan teyemmüm tam bir statik enerji boşalmasıdır.
Bilindiği gibi durgun su, güneşte ısınmış su ve kullanılmış su ile abdest olmaz. Bunun nedeni ise bu tarz suların iyonizasyon özelliğini kaybettiğinden dolayın statik enerji boşaltma kabiliyetlerini yitirmesidir.
Diğer önemli bir nokta ise abdest alırken başa mesh edilmesi statik enerjiyi saçtan atmaktadır.
Sonuç olarak abdest almanın kurallarına dikkat ettiğimizde insan sağlığı için ne kadar ince ayrıntıların bilimsel olarak düşünüldüğünü görmemiz çok daha kolay olacaktır.
İkinci olarak namaz kılarken secde edilmesi üzerinde duralım. Mısırlı bilim adamı Prof. Dr. Muhammed Ziyaeddin Hamid’in, vücutta biriken elektromanyetik yükün Allah’a secde ile dışarı boşaltıldığının belirlendiğini dile getirmiştir. Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan Ulusal Işın Teknolojisi Merkezi’nde yapılan bir bilimsel araştırma, secde etmenin insanı kanserden dahi koruduğunu ortaya çıkarmıştır. Mısırlı bilim adamı, bilimsel araştırmaların insan boyunun küçüldükçe elektromanyetik dalgalara uğrama oranının daha da azaldığını gösterdiğini söylemiştir. İnsanın secde halindeyken elektromanyetik dalgalara daha az maruz kaldığını ve alnın yere değmesiyle vücuttaki elektromanyetik yükün dışarıya boşaltıldığını tespit ettiğini kaydeden mısırlı profesör, secde halinde olan bir insanın yedi organının yerle temas etmesinin boşaltımı hızlandırdığını ve bunun yorgunluk ve bazı hastalıklara iyi geldiğini ifade etmiştir.
Teknoloji ürünlerinin neredeyse tamamı elektrikle çalışmaktadır. Elektrikle çalışan her alet bir elektromanyetik alan oluşturur. İnsan beyninin de kendine ait bir elektromanyetik alanı vardır. Çünkü sinirler nöronlar aracılığıyla elektriksel uyarıları beynin çeşitli yerlerine ulaştırarak çalışırlar. Bu nedenle günlük hayatta kullandığımız her elektrikli cihaz mutlaka bizi olumsuz etkilerler. Örneğin cep telefonu ile bize en az zarar verecek şekildeki konuşma süresi doktorlarca günlük azami 5 dk. olarak açıklanmıştır. Tabi ki bu 5 dk. süresince telefonun yaydığı elektromanyetik dalga miktarı maksimum seviyesine çıkar ve insanın beyin ısısının artmasına neden olur. Beyindeki bu manyetik düzensizlik, uzun vadede beyin hücrelerinin ölmesine ve özellikle kulaktaki birtakım organların görevini yitirmesine yol açmaktadır. Bu da duyu kaybı ve denge bozuklukları gibi etkilere neden olabilmektedir.
Benzer şekilde yüksek gerilim hatları yakınındaki evlerde yaşayan çocuklarda Amerikan Bilimler Akademisi tarafından yapılan incelemeye göre lösemi görülme riskinin diğerlerine göre 1, 5 katı fazla olduğu tespit edilmiştir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar yüksek gerilim hatları ve elektrikli aletlerin kanser riskini artırdığını göstermektedir. 0-300 Hz frekanslı alanlardan iletkenlik özellikleri nedeniyle en çok etkilenen dokular beyin sıvısı ve kan, ikincil derecede etkilenen dokular ise göz, göz sıvısı, troid, kas, gastrointestinal sistem, prostat ve testis dokuları olarak açıklanmıştır. Yani gün içinde teknolojiden yararlandığımız ölçüde giderek artan oranlarda zarar görmekteyiz.
Anonim