Message
İnsan bağırsağında, doğumu takip eden günlerde kalın bağırsaklarda kolonileşen ve kendi hücrelerimizden çok daha fazla olan değişik bakteri türleri mevcuttur.
Kalın bağırsaktaki bu mikroflora, organ içinde organ oluşturur ve pek çok bedensel fonskiyonu etkiler. Besinlerin alımı ve sindirimine yardımcı olurlar, enfeksiyona karşı inflamatuvar tepkiyi ayarlarlar ve bağırsakları diğer zararlı mikro organizmalardan korurlar.
Hamilton McMaster Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmada Ontorio, bağırsak bakterilerinin aynı zamanda davranış ve örneğin beyin gelişimi sırasında gen aktivitesini etkileyerek hafıza gibi bilişsel süreci de etkileyebileceğini ifade etti.
Jane Foster ve çalışma arkadaşları, bağırsak bakterisi taşımayan fareler ile taşıyan farelerin performanslarını, endişe benzeri davranışları test etmede kullanılan “yükseltilmiş artı labirent” de karşılaştırdı. Bu labirent iki açık, iki tane de kapalı kolu, açık ve yerden yükseltilmiş bir tavanı olan +(artı) şeklinde bir aparattan oluşmaktadır. Normalde fareler kendilerine saldırabilecek hayvanlar tarafından görülme riskini en aza indirmek için açık alanlardan kaçınırlar ve “yükseltilmiş artı labirenti” ne konulduklarında kapalı kolların olduğu bölümde daha fazla zaman harcarlar.
Araştırmacılar bağırsak bakterisi olan fareleri bu aparata koyduklarında aynen bu durumla karşılaştılar. Hayvanlar kapalı kısımlarda çok daha fazla zaman geçirdiler ve çok az olarak açık kısımlarda riske atıldılar.
Diğer taraftan bağırsak bakterisi taşımayan fareler çok farklı davranış sergilediler: açık kolların olduğu yerde çok daha fazla zaman harcadılar ve test boyunca buraları keşfetmeye devam ettiler ve kapalı alanlara kıyasla, açık alanda belirgin ölçüde daha fazla zaman geçirdiler.
Araştırmacılar daha sonra farelerin beyinlerini incelediler. Davranışlardaki bu farklılıkların yanısıra, bakterisiz farelerdeki pek çok genin ekpresyon seviyelerinde de değişiklikler buldular. (Gen ekspresyonu: DNA dizisi olan genlerin, fonksiyonel protein yapılarına dönüşmesi süreci için kullanılan bir terimdir. Bu durum genlerin açık (aktif) olup olmadıkları olarak da tanımlanabilir.) Hipokampüste dentat kıvrımda, beyin kaynaklı nörotrofik faktör( BDNF) ayarı belirgin derecede yükseltilmişken, 5HT1A seratonin reseptörü alt tipi aşağı doğru regüle edildi. Ayrıca amigdalada da, NMDA reseptörünün NR2B altbirimini kodlayan gen aşağı doğru regüle edildi.
3 gen de daha önceden heyecan ve endişe benzeri davranışlarla ilişkilendirilmişti. BDNF, iyi bir beyin gelişimi için çok önemli büyüme faktörüdür. Yeni bir araştırma göstermiştir ki, BDNF’nin bağlı olduğu TrkB reseptörünüçıkarmak, farelerdeki yeni doğmuş nöronların hipokampal devreye entegre oluş biçimlerini değiştirmekte ve endişe benzeri davranışları artırmaktadır.
Beynin her tarafında çok fazla mevcut olan serotonin reseptörlerinin ruh haliyle ilgili olduğu çok iyi bilinmektedir. 5HT1A alt tipini aktive eden bileşikler aynı zamanda endişe benzeri davranışları da üretmektedir.
NMDA reseptörü NR2B alt biriminin amigdalada aşağı doğru regüle edilmesi tespiti çok ilginçtir. NMDA reseptörlerinin çok fazla alt birimleri vardır ama sadece NR2B alt birimleri, amigdalanın gelişim ve fonksiyonunda kritik öneme sahiptir.
Amigdala, korku ve diğer duygularda, öğrenme ve hafızada çok önemli bir rol sahibidir. Bu reseptörleri engelleyen ilaçların, korkulu anıların formasyonunu engellediği ve de sıçanlarda alkolün kesilmesiyle ilişkili endişeyi azalttığı gözlenmiştir.
Beyin ve bağırsaklar arasında bahsedilen bu etkileşim yeni bir görüş değildir. Mesela, hassas bağırsak sendromu (IBS), psikiyatrik hastalıkla bağlantılıdır ve aynı zamanda bağırsaklardaki bakteri popülasyonundaki değişiklikleri de içermektedir. Ama bu çalışma, bağırsaklarda bakterinin olmamasının, davranışlarda değişikliğe yol açtığını gösteren ilk çalışmadır. Doğumu takip eden günlerde, ki beyin gelişiminin çok hassas olduğu dönemdir, bakteriler bağırsakları istila eder ve bazı genlerin ekspresyonunda değişikliklere yol açarak davranışları etkiler.
Bağırsak bakterilerinin bu değişikliğe nasıl yol açtığı tam olarak bilinmiyor. Ama bunu sindirim, nefes alma, kalp atışı gibi periferal sinir sisteminin otonom kolu aracılığıyla yapıyor olabilirler. “Beyin-bağırsak ekseni” ndeki bu etkileşimi daha iyi anlamak, “Hassas Bağırsak Sendromu” gibi mide-bağırsak hastalıklarıyla bazen aynı anda görülen psikiyatrik semptomların ele alınmasında yeni yaklaşımlar sunabilir ve bağırsak bakterilerinin yetişkin beyin fonksiyonlarını etkilediğinin kanıtı olabilir.
Çeviren : Sıdıka Özemre
http://okyanusum.com/makale/bagirsak-bakterileri-dusunceleri-ve-davranislari-etkileyebiliyor-mu/